Mardin'de Görmeden Dönmemeniz Gereken 5 Yer !!!
1. Mor Evgin Manastırı
2.Kafro Köyü
3.Bacine Köyü
4. Anıtlı Meryem Ana Kilisesi
5.Dara Antik Kenti
DOĞU’NUN SÜMELASI MOR EVGİN MANASTIRI
Mardin’in Nusaybin ilçesinde Bagok Dağı eteklerinde bulunan, konumu ve manzarası nedeniyle Trabzon’daki Sümela Manastırı’na benzetilen 1700 yıllık Mor Evgin Manastırı keşfedilmeyi bekliyor. Kudüs’e hacca giden kafilelerin uğrak yeri olan bir manastır olduğu için Süryaniler tarafından ikinci Kudüs olarak kabul ediliyor. Mor Evgin Manastırı’na yerleştirilen 1 ton 298 kilo ağırlığındaki çan, ağırlığı ve büyüklüğü bakımından Filistin, Ürdün ve Türkiye’de bulunan Süryani Cemaatine bağlı kilise ve manastırlardaki çanların en büyüğü olma özelliğini taşıyor. Manastıra çıktığınız zaman uçsuz bucaksız Mezopotamya ovası tüm cömertliği ile sizleri karşılıyor ve 1700 yıllık geçmişi ile dinlemeye değer hikayesi sizi bekliyor. Eğer iyi de bir manzara yakalamışsanız, zamanın hızlı akması konusunda zamanla hiç anlaşamayacaksınız, bu tarifsiz anın bitmesini hiç istemeyeceksiniz…
KAFRO KÖYÜ
Yemek sadece yemek değildir. Köyde pizza mı yenir demeyin. Bu köyde pizzalar odun ateşinde pişiyor, bölgede yetiştirilen sebze ve etlerden hazırlanıyor ve konsept pizza şeklinde sunuluyor. Peki nerede bu köy dediğinizi duyar gibiyim. Kafro, Mardin’in Midyat ilçesinin merkezine yaklaşık 15 km uzaklıkta bir Süryani köyüdür. Bu köy diğer köylerden farklı. Köy 10- 15 arası taş villadan ibaret. Zamanın eskitemediği bu köy birçok tarihi yapıya da ev sahipliği yapıyor. Bozkır bir yolculuğun ardından köye varıp kendinizi Turabdin’in kalbine bıraktığınızda, taşların size neler anlattığını anlayacaksınız. Kafro’nun hikayesini birde taşlardan dinleyin…
TARİHİN SESSİZ ÇIĞLIĞI BACİNE
Binlerce Türkiyeli Ezidi’nin canını kurtarmak için terk ettiği köy, şimdi Şengal’den kaçan Ezidi’lere yuva olmuş. Bu köy için gidenlerin ardı diyebiliriz. Köy size tamamen terk edilmişlik hissi veriyor ama yıllar önce yüzlerce insanın yaşadığı bir köydü burası. Zaten ne demişti Murathan Mungan bir şiirinde,
Alacanım,
Yakılmış bir köyün adıydı adın, görmedi kimse
İçinde ben de yandım…
Şimdilerde köyün girişinde ilk olarak Bacine konuk evi karşılıyor sizi. Yolun sonu ise mezarlıklara çıkıyor. Melek Tavus ve güneş sembolleri süslüyor mezarlıkları. Uzundur Ezidilerin hikayeleri ne başı buraya sığar ne de sonu! Onların hikayelerini anlatmakta bozkır bir yolculuğa kalsın…
ANITLI MERYEM ANA KİLİSESİ
Anıtlı köyünde bulunan Meryem Ana Kilisesi, Midyat’a 35 km uzaktadır. Süryanilerin Mor Gabriel Manastırı’ndan sonra 9 asır boyunca metropolitlik merkezi olarak kullanılmıştır. Meryem Ana Kilisesi eşsiz bir mimariye sahip ve başka bir örneği yok. Kare planlı, merkezi kubbeli kilisede; haçın üzerinde Hz. İsa’nın ruhunu betimleyen güvercin sembolü var. Tarihi 2 bin yıl öncesine uzanan bu eşsiz kilisenin bünyesinde barındırdığı Mor Sobo Katedrali eski zamanlarda bilim merkezi olmuştur. Ben Meryem Ana Kilisesine her fırsatta giderim ve her seferinde ilk kez görmüşçesine etkilenirim. Hele bir de gün batımına denk gelirse ziyaretim batan güneş, sarı sıcak topraklar, taşın üstüne düşen son ışık yansımaları ruhuma bir şölen yaşatır. Tanrılar, tanrıçalar hayalimde dans eder. Düşünürüm kimler geldi geçti buradan, kimlerin elleri değdi bu taşlara? Ne hikayeler yitip gitti aşığı olduğum bu coğrafyada. Sizin de yolunuz düşerse Mardin’e güzergahınıza mutlaka ekleyin Meryem Ana Kilisesini. Belki sizler de benim gibi kayıp bir hikayenizi bulursunuz bu köyde…
DARA HARABELERİ
Zamana yazılmış bu topraklarda, Mezopotamya’nın en önemli antik kentlerinden birisidir Dara. 7 bin senelik geçmişiyle ben buradayım diyor. Dara Antik Kenti, Mardin’in 30 km güneydoğusunda yer almaktadır. Dara, İmparator Anastasius’un (491- 518) girişimleriyle 505 yılında, Doğu Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırını korumak için askeri amaçlı bir garnizon kenti olarak kurulmuştur. Dara’nın en ilgi çekici bölümü ise Roma Dönemi’nde, yeniden diriliş ayinlerinin yapıldığı, binlerce kişinin bir arada olduğu 1400 yıllık galeri mezar. Galerinin alt katında binlerce insana ait kemikler bulunmakta. Mezarda bulunan 3 binin üzerindeki insan kemiklerinin Tevrat’ta Ezekiel peygamberin mucizesindeki gibi yeniden dirilecekleri gün için bu mezarda toplandıkları düşünülüyor. Dara harabelerinin yer aldığı köy çok farklı bir yer. Her şeyden önce tanıştığınız herkesin bir hikayesi var. Hepsi gerçek, hepsi etkileyici ve bazısı da çok ağır… Dara’nın hikayesini keşfettikten sonra tarihin yanı başındaki toprak damda köy ayranı içmeden de dönmeyin. Köy ayranıyla birlikte günü taçlandırmış oluyorsunuz. Hele birde sohbeti hoş bir köylüye denk geldiyseniz değmeyin keyfinize…