Gizemli Gap Turu Tur Programı

İZMİR ÇIKIŞLI GİZEMLİ GAP TURU – HER HAFTA KESİN HAREKETLİ
Göbeklitepe, Hasankeyf, Halfeti gezileri FARKI İLE...!!!
Nemrut Gün Batımı, Diyarbakır Gezisi ve Konaklama, Harran Evleri FARKI İLE...!!!
Urfa Sıra Gecesi Eğlencesi FARKI İLE...!!!
Bölgenin En iyi otellerinde konaklama FARKI İLE...!!!

Kalkış Yerleri: İzmir'den Her Hafta Kesin Hareket
PROGRAM
GİZEMLİ GAP TURU

HAREKET NOKTALARI:
*19:00 Bostanlı İskele *19:15 Karşıyaka Anıt Önü
*19:30 Üçkuyular Fahrettin Altay Ziraat Bankası Önü
*19:45 Hatay Üçyol Otobüs Ofisleri Önü
*20:00 Bornova Ege Üniversitesi Hastanesi Önü

SERVİS DANIŞMA HATTIMIZ : 05453006065

1. GÜN : İZMİR - ADANA
Akşam belirlenen noktalardan misafirlerimizi aldıktan sonra hareket ediyoruz. Güzel geçen bir yolculukla ve molalarla sabah saatlerinde, Antik Kilikya bölgesinin en önemli merkezlerinden biri olan, tarih boyunca Hititler'den Osmanlı'ya bir çok uygarlık için önemli bir şehir olmuş, ismini antik mitolojideki Adanus'tan alan güzel şehrimiz ADANA'ya varıyoruz.

2. GÜN : ADANA – HATAY (ANTAKYA)
Şehir merkezinde kahvaltı için aldığımız serbest zamanın ardından ADANA şehir merkezine geliyoruz. Burası 7000 yıllık tarihi ile kadim bir şehir ve içerisinde görülmeye layık bir çok eser mevcut. Merkezde yer alan SABANCI MERKEZ CAMİ 1998 yılında hizmete girmiş, görkemli ve büyük bir camidir. Genel görünüm olarak dış mimarisi Sultan Ahmet Camii'ne benzese de iç mimarisi Selimiye Camii'ne benzer. 4 yarım kubbesi, 5 tam kubbesi ve altı minaresi mevcuttur. Bu mimari öğeler sembolik olarak 4 halife ve mezhebi, İslamın 5 şartını ve İmanın 6 şartını temsil ederler. Sonrasında Seyhan nehri üzerinde yer alan tarihi TAŞ KÖPRÜ'yü görüyoruz. Bu köprü M.S 385 yılında Roma İmparatoru Hadrianus tarafından yaptırılmış olup, tarih boyunca farklı hükümdarlar tarafından onarım görmüştür. Adana gezimiz sonrası şehre veda edip, hem antik tarih hem de Hristiyanlık tarihi için çok önemli bir yer olan HATAY ili merkezi ANTAKYA’ya ulaşıyoruz. Burası Büyük İskenderin Generallerinin oğlunun günümüzden tam 2300 sene önce, babasının adını vererek (Antiochus - Antiocheia) kurdurduğu antik bir şehirdir. Bununla beraber daha eski tarihlere dayanan yerleşim yerlerinin yanında, Antik Mısır ve Hitit Uygarlıklarının sınırını oluşturan, Mezopotamya ile Anadoluyu birbirine bağlayan önemli bir kenttir. ANTAKYA’da yapacağımız panoramik şehir turu sonrasında öğle yemeğimizi ANTAKYA MUTFAĞI'na has lezzetler sunan bir restoranda alıyoruz. Sonrasında Türkiye'nin en büyük dünyanın ikinci büyük mozaik Müzesi olan HATAY ARKEOLOJİ MÜZESİ'ni geziyoruz. 
Hatay Arkeoloji müzesi içerisinde yazının henüz keşfedilmediği Paleolitik ve Neolitik çağlardan tutun da, Roma, Antik Yunan, Osmanlı, Selçuklu ve Hristiyanlık tarihine kadar bir çok farklı kültür ve medeniyetten eserleri bünyesinde barındıran engin bir müzedir. Müze gezimiz sonrasında Hristiyanlığın kalbi olan ve bir mağaranın içerisine inşa edilmiş, Hristiyanlığın ilk kiliselerinden, St. Pierre Kilisesini görüyoruz. Burası 12 havariden olan ayrıca Katolik Hristiyanlar tarafından da ilk papa olarak kabul edilmiş Aziz Petrus tarafından, kayaların içine oyma şekilde inşa edilmiştir. Burayı özel kılan başka husus ise, İsa'ya inananların kendilerini ilk kez "Hristiyan" diye adlandırdıkları yerin burası olmasıdır. Bu açıdan Hristiyanlık tarihi ve bilinci için çok önemli olmakla beraber bir hac noktası olarak da kabul edilir. Kilise gezimiz sonrasında Anadolu’da yapılan ilk camii olan HABİB-İ NECCAR CAMİİ'yi ziyaret ediyoruz. Burası, içerisinde HZ İSA’nın havarilerinden YAHYA, YUNUS, ŞEMUN SEFA ve Yasin Süresinde adı geçen HABİB-İ NECCAR’ında kabrinin bulunduğu dinler tarihi için hem öneml hem de kutsal bir yer. İsmini de Hristiyanlığın dini yaymaya çalışırken şehit olmuş, ilk şehitlerden, yani Habib-i Neccar'dan alıyor. Cami gezimizin ardından ESKİ ANTAKYA EVLERİ'ni göreceğimiz sokaklarda yürümeye başlıyoruz. Burası "eski hatay" diye bilinen, Osmanlı döneminden kalma 200-250 yıllık taş-ahşap karışımı evlerin ve taş döşemeli, eski, dar sokakların olduğu tarih ile iç içe bir yer. Dönemin Osmanlı mimarisini ve sivil hayatını yansıtması bakımından da oldukça önemli. 2011 yılında restore edilmiş evler günümüzde hem otel, kafe, restoran ve hem de hala konut olarak kullanılabilmekte. Eski evleri gördükten sonra, KATOLİK, ORTODOKS Kiliselerini (Ziyarete açık oldukları takdirde) ziyaret ediyoruz. Sonrasında ANTAKYA'nın modern halini bizlere unutturacak olan UZUN ÇARŞI'YA giriyoruz. Uzun Çarşı isminin gerçekten de hakkını veren, tam 3.5 km uzunluğunda, içerisinde cami, hamam, mescit ve benzeri yapıların bulunduğu eski ve tarihi bir mekan. Çarşı gezimizin ardından, eski dönemlerde Antakyalı zenginlerin yazlık mevkii olan ve çağlayanlarından su kanallarıyla şehre su getirilen DEFNE (HARBİYE)’yi geziyoruz. Burası Antik Seleukos İmparatorluğu'ndan beri defnesi ve şelaleleri ile ünlü bir yer. HARBİYE’deki gezimizden sonra akşam yemeği ve konaklama için Hatay'daki otelimize geçiyoruz. HATAY TARBUS OTEL 

3. GÜN : HATAY (ANTAKYA) - GAZİANTEP – HALFETİ – ŞANLIURFA 
Sabah kahvaltısının ardından otelimizden ayrılıp, KIRIKHAN, ISLAHİYE  üzerinden yolculukla düşman işgali sırasındaki şanlı direnişiyle 1927 yılında “GAZİ” unvanı alan GAZİANTEP’e varıyoruz. GAZİANTEP gezimize dünyanın en zengin Mozaik müzelerinden birisi olan ZEUGMA MOZAİK MÜZESİ ile başlayacağız.
 Çingene Kızı Mozaiği ile ünlenmiş, adını sergilendiği eserlerin çıkarıldığı antik kent Zeugma’dan alan bu müze, ülkemizdeki en meşhur ve büyük müzelerden bir tanesidir. Zeugma müzesi içerisindeki eşsiz mozaiklerin yanında Roma ve Yunan devrine ait bir çok sütun, heykel, eşya ve çeşmeler de bulunmaktadır. Roma İmparatorluğunun doğudaki en önemli kentlerinden olan ZEUGMA’da, son 15 yılda çıkartılan zengin mozaik koleksiyonunda pek çok mitolojik hikâyenin izini süreceğiz. Müzeden sonra öğle yemeğimizde GAZİANTEP MUTFAĞI'nın en leziz yemeklerini yiyerek gezimize devam ediyoruz. GAZİANTEP ÇARŞILARINDA vereceğimiz serbest zaman ile birlikte yöreye özgü geleneksel ürünleri tanıma ve satın alma fırsatımız olacak. Gezimizi tamamladıktan sonra GAZİANTEP’ten ayrılıyoruz. Sonrasında KARAGÜL denince akla gelen, yakın geçmişte FIRAT NEHRİ 'nin üzerine kurulmuş BİRECİK BARAJININ suları altında kalan HALFETİ’ye varıyoruz. 
Burada ekstra olarak baraj gölünde yapacağımız tekne turuna katılıyoruz. Halfeti M.Ö 9. yüzyılda Asur kralı Salmanasar tarafından kurulmuş çok eski bir kent. Tarih boyunca Hristiyanlar ve Müslümanlar arasında el değiştirse de 13. yüzyılda tamamıyla Müslümanların eline geçiyor. Burada yüksek kayalarla örtülü bir tepe üzerine konumlanmış, Hristiyanlık tarihi için de önem arz eden, Hristiyan Haçlı Ordularının uzun süre konakladığı yer olmuş Rum Kale ve benzeri batıkları göreceğiz. Sonrasında SAVAŞAN KÖYÜ'nü göreceğiz. Burası barajın yapımından sonra sular altında kalmış, eski taş evlerin bulunduğu, sizlere Güneydoğu Anadolu'yu unutturup adeta Ege kıyılarını anımsatacak bir yer. Teknemiz ile FIRAT üzerinde keyifli vakitler geçirdikten sonra "peygamberler  şehri" ŞANLIURFA'ya hareket ediyoruz. Geceleyin konaklama otelimizde. Dileyen misafirlerimiz dinlenebilirler fakat isteyen diğer misafirlerimizle de, yöreye özgü muhteşem bir gelenek olan SIRA GECESİ'ne gidiyoruz. HARRAN HOTEL - URFA

4. GÜN : ŞANLIURFA – HARRAN – MARDİN - GÖBEKLİTEPE
Sabah kahvaltısının ardından otelimizden ayrılıp, halk tarafından "Döşeme Camii" olarak da bilinen Halil-ür Rahman Cami'yi göreceğiz. Burası 300 yıl kilise, 1200 yıl da cami olarak hizmet vermiş, çok eski ve tarihi bir yapı. Ardından bir başka tarihi yapı olan ve 250 yıl önce Rakka valisi tarafından inşa ettirilmiş Rızvaniye Cami'yi göreceğiz. Cami gezimiz sonrası Hz. İbrahim ve Zeliha'nın ateşe atıldığı yerde ortaya çıktığına inanılan, içerisinde balıkların bulunduğu kutsal ve meşhur Balıklı Göl'ü ziyaret ediyoruz. Balıklı göl İslam ve yöre kaynaklarında kutsal atfedildiği gibi arkeolojik kanıtlar da onun M.Ö 1000 yılında, pagan inananlar tarafından tanrıça Atargatis için yaptırıldığını kanıtlamıştır. Farklı görüş ve inançlarda değişmeyen tek şey ise buranın kutsal bir yer oluşudur. Balıklı Göl gezimizin ardından Ayn-el Zeliha Gölü, Hz. İbrahim makamını da görüyoruz
Serbest zamanımızda URFA ÇARŞILARINDA değerlendirip sonrasında GAP projesiyle sulama alanı olduktan sonra kaderi değişen HARRAN’a gidiyoruz. Burada tarihin ilk üniversitesi olduğu düşünülen ve kökeni İslamiyet öncesine kadar dayanan Harran İslam Üniversitesi'ni ve yöre kültürünü çok iyi yansıtan Harran evlerini geziyoruz. Yöresel kıyafetlerle çektirdiğimiz fotoğrafların ardından öğle yemeğimiz ve serbest zaman için ŞANLIURFA merkeze dönüyoruz. Öğle yemeğimizin ardından dünya ve insanlık tarihi hakkındaki görüşlerimizi kökten değiştirmiş, günümüzden 12 bin yıl önce inşa edilmiş olan Göbeklitepe'yi göreceğiz. Burası insanların daha henüz avcı toplayıcılık ile uğraştığı ve kabileler halinde yaşadığı bir dönemde inşa edilmiş. Kabileler arası çok büyük bir iş birliği ve organizasyon ile yapımı mümkün olabilmiş bu şaheser yüzyıllar hatta binyıllarca bölgede bir kült oluşturmuş. Bölge'de yaşayan kabileler sadece Göbeklitepe'yi değil, ona  benzer ve henüz kazılmamış bir çok tapınağı da inşa etmişlerdir. Yapımında kullanılan 2 tonluk taşlar uzaktaki bir taş ocağında incelikle işlenmiş ve üzerlerine hayvan figürleri resmedilmiştir. Henüz tekerleğin dahi icat edilmediği bir dönemde, onlarca hatta yüzlerce kabilenin bir arada çalışması sonucu mümkün olabilmiş ve yalnızca insan gücü ile inşa edilmiş bu muazzam tapınak, bizlere o dönem insanının ne denli inançlarına adanmış bir yapıda olduğunu gözler önüne seriyor. Tüm araştırmalara rağmen hala açığa çıkarılmayı bekleyen sırları ile, gizemli Göbeklitepe'yi geziyoruz. Gezimizin ardından dinlerin ve dillerin halen birlikte yaşadığı tarihi şehir MARDİN’e hareket ediyoruz. Eski şehrin tarihi dokusunu yaşadıktan sonra modernliği içinde barındıran YENİ MARDİN olarak adlandırılan bölgedeki otelimize yerleşiyoruz. Akşam yemeği ve konaklama otelimizde. YAY GRAND HOTEL - MARDİN 

5. GÜN : MARDİN – MİDYAT – HASANKEYF – DİYARBAKIR 
Sabah kahvaltısının ardından otelimizden ayrılıp, ilk olarak
Mardin'de yukarı Mezopotamya olarak adlandırılan bölgede, bir dağın tepesine kurulmuş olan eski Mardin’i göreceğiz. Burada tamı tamına 50 bin yıl öncesine kadar göçebe ve kabile tarzında dahi olsa yaşam izleri görülür. Fakat yerleşik hayata geçiş 8 bin yıl önce olmuştur. Akadlar, Hurriler, Mitanniler, Romalılar, Bizanslılar, Abbasiler, Hamdaniler, Selçuklular, Artuklular, Timur İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu Mardin'de hüküm süren (yazının keşfine kadar bildiğimiz kadarı) uygarlıklardandır. Bu sebeple Mardin'deki kültür ve tarihin zenginliği anlatmakla bitmez. Sonrasında tarihe canlı tanıklık yapacağınız bu eşsiz şehrin dar sokaklarında yürürken eski bir kilisenin üstüne inşa edildiği düşünülen, Artuklu mimarsinin nadide örneklerinden olan, 800 yıllık ULU CAMİ, Artuklularca başlanmış fakat Akkoyunlu devleti tarafından inşası tamamlanmış, kubbesi ile dikkat çeken, 500 yıllık KASIMİYE MEDRESESİ, 1371 yılında Artuklu Devleti tarafından inşa edilmiş LATİFİYE CAMİ'yi göreceğiz. Sonrasında Hristiyanlık Tarihi için önemli bir yer olan 1500 yıllık Kırklar Kilisesi'ni göreceğiz. Burası 13. yüzyılda patriklik merkezi olup, Hristiyan halkın maddi ve manevi ihtiyaçlarını gidermeye çalışmıştır. Kilise gezimiz sonrasında 1890'lı yıllarda Ermeni mimara inşa ettirilmiş olan ve 1950'li yıllardan itibaren Tarihi Postane Binası olarak hizmet vermiş binayı göreceğiz. Daha sonra Süryani kilisesinin önemli merkezlerinden olan Deyrulzafaran'ı (Safran Manastırı) görüyoruz. M.Ö Güneş Tapınağı olarak inşa edilen manastır Romalılar devrinde kale olarak kullanılmasının ardından Hristiyanlık döneminde manastır haline çevrilmiştir. Manastır gezimizin ardından MARDİN’den ayrılarak MİDYAT’a gidiyoruz. Burada TUR ABDİN bölgesinin kalbi sayılan SÜRYANİ CEMAATİNİN kutsal saydığı önemli yerleşmelerinden MİDYAT'ta kısa bir gezi yapıyoruz. Tur Abdin bölgesi Süryaniler için dini ve kültürel bir merkez olup Süryanice'de "Kulların Dağı" manasına gelmektedir. Midyat ise eski Asur tabletlerinde "Matiate" olarak adlandırlır, kelime manası da "Vatanım" demektir. Tarih boyunca sürekli talan edilmiş olan Midyat, I. Dünya Savaşı'nda ise nüfusunun yarısından fazlasını trajik bir şekilde kaybetmiştir. Fakat tüm bunlara rağmen Mardin'in nüfus bakımından en kalabalık ilçelerinden birisidir. Burada Süryani ustalarının yüzyılların birikimiyle ince ince işlediği TELKARİ sanatının en iyi örneklerini göreceğiz ve dilersek satın alacağız. Sonrasında Sizlerin SILA  DİZİSİ ile de tanıdığı tarihi MİDYAT EVLERİNİN en güzel örneklerinden olan KAYMAKAMLIK KONUK EVİ’ne uğrayacağız. Konuk evi 3 katlı olup hem yöresel hem de oldukça şık bir mekandır. Sonrasında alacağımız serbest zamanımızın ve öğle yemeğimizin ardından HASANKEYF’e hareket doğru ediyoruz. ILISU BARAJI’nın yapımıyla sular altında kalmış olan HASANKEYF  yaklaşık 12 bin yıl öncesine kadar uzanan arkeolojik eser ve kalıntıları ile kadim bir kenttir. Eski ismi "Hısn-ı Keyfa" olup Arapça'da "Kayalar Kenti" manasında gelir. Fakat bu kelime de Süryanice kökenli olup şehrin içerisinde bulunduğu çok kültürlülüğün bir ürünüdür. Tüm bunların yanında stratejik bir konumda yer alır, Anadolu ile Mezopotamya'yı birbirine bağlar ve Dicle nehrinin iki yakasında kurulmuştur. Bu sebepten ötürü Bin yıllar boyunca Asurlular'dan tutun da Roma İmparatorluğu'na, İslam fetihleri ile Abbasilere, Artuklulara, Safevilere ve Osmanlılara kadar farklı Uygarlıkların hükmü altında kalmıştır. Bu sebeple de içerisinde çeşitli uygarıklardan kalma bir çok tarihi eser ve yapıyı barındırır. Hasankeyf'i gördükten sonra RAMAN DAĞI petrol kuyularını görerek güzel bir yolculukla BATMAN-BİSMİL üzerinden OSMANLI döneminden beri bölgenin en önemli şehirlerinden biri olan DİYARBAKIR’a ulaşıyoruz. Akşam yemeği ve konaklama otelimizde. HASUNİ BUTİK TAŞ HOTEL - DİYARBAKIR

6. GÜN : DİYARBAKIR – KAHTA – NEMRUT – ADIYAMAN
Sabah kahvaltısının ardından otelimizden ayrılıp ilk olarak DİYARBAKIR belediyesinin 1935 yılında ATATÜRK’e armağan ettiği GAZİ KÖŞKÜ 'nü geziyoruz. 
Burası asıl ismi Samanoğlu Köşkü olup 15. yüzyıldan kalma Akkoyunlu Devleti eseridir. 1937 yılında ise Diyarbakır belediyesi tarafından alınarak Atatürk'e armağan edilmiştir.
 DİYARBAKIR SURLARININ MARDİN’e açılan kapısı tarihi MARDİN KAPI’dan içeriye girip SUR İÇİ bölgesini gezmeye başlıyoruz. Günümüzde otel olarak kullanılan Hüsrev Paşa Hanı olarak da bilinen 500 yıllık DELİLLER HANI'nı göreceğiz. Burası Hacı adaylarına rehberlik yapan delilerin konakladığı han olup, ismini de buradan almaktadır. Sonrasında DÖRT AYAKLI MİNARE'yi, 350 yıllık, ismini avlusundaki kuyunun içinde bulunan sülüklerden almış Sülüklü Hanı'nıOsmanlı'nın Diyarbakır'ı fethi ile birlikte, Osmanlı Veziri Hasan Paşa tarafından yaptırılmış olan Hasanpaşa Hanı'nı, Anadolu'nun en eski camilerinden olan ve Abbasi Halifesi tarafından yaptırılmış, tarihi tam 1500 yıllık Ulu Cami'yi, müze haline gelmiş Cahit Sıtkı Tarancı’nın evi'ni de gezerek, DİYARBAKIR'a özgü alışverişimizi yapıp DİYARBAKIR 'dan ayrılıyoruz. Bizi bekleyen otobüsümüzle buluşup SİVEREK üzerinden KAHTA’ya ulaşıyoruz. Burada gün batımını seyretmek için bizi NEMRUT DAĞI’na çıkaracak dolmuşlarımıza biniyoruz. Sonrasında M.S 2. yüzyılda oraya konaklamış olan lejyonlar tarafından, Septimus Severus'un emri ile yapılmış Cendere Köprüsü'nü (Septimus Severus) görüyoruz. Köprü sonrasında Kommagene Hanedanı'nın kadınlarına ayrılmış olan Karakuş Tümülüsünü görüp zirveye ulaşıyoruz. NEMRUT DAĞI'nın zirvesinde (2150mt) KOMMAGENE KRALI ANTİOCHOS'a ait tümülüsü ve zirvenin hem doğu hem de batı terasında aynı düzende dizilmiş Tanrı heykellerini,  ANTİOCHOS, ZEUS, APOLLON, HERAKLES, KOMMAGENE, ASLAN, KARTAL heykelleri ve diğer unsurları rehberimizin anlatımlarıyla görüp BATI TERAS'da eşsiz GÜN BATIMI'nı izliyoruz. Güzel geçen günümüzün sonunda dolmuşlarımızla otobüsümüze gelip kısa bir yolculukla otelimize yerleşiyoruz. Akşam yemeği ve konaklama otelimizde. İSİAS HOTEL ADIYAMAN 

7. GÜN : ADIYAMAN – KAHRAMANMARAŞ – ADANA - İZMİR
Sabah kahvaltısının ardından otelimizden ayrılıp KAHRAMANMARAŞ’a hareket ediyoruz.
Şehir turunda kökeni Hitit Devleti zamanından kalma Tarihi Maraş Kalesi, Dulkadir beyliği'nden kalma ve şu anda mescit olarak kullanılan Taş Medrese ve son olarak Milli Kurtuluş ve bağımsızlık mücadelemizin ilk kıvılcımlarından birinin atıldığı "Hürriyet olmayan yerde cuma namazı kılınmaz" sözünün de söylendiği Ulu Camii'yi panoramik olarak göreceğiz. Ardından Türkiye'de geleneksel el sanatının en çok icra edildiği yerlerden biri olan Tarihi Maraş Çarşısı'nda alışveriş ve dinlenme için serbest zaman alacağız. Dilerseniz meşhur MARAŞ DONDURMASI tadabilir ve hediyelik alabilirsiniz.Turumuzun sonunda İZMİR'e doğru yola çıkıyoruz. ADANA-KONYA-AFYON UŞAK üzerinden İzmir’e ulaşıyoruz. Bir sonraki KARETUR organizasyonunda buluşmak üzere siz değerli misafirlerimizle vedalaşıyoruz. 

ÜCRETE DAHİL OLAN HİZMETLER 

* 5 Sabah Kahvaltısı + 4 Akşam Yemeği
* Lüks Otobüsler İle Ulaşım
* Tüm Geziler, Otobüs içi İkramları
* Profesyonel Türkçe Rehberlik Hizmetleri
* Seyahat Sigortası

ÜCRETE DAHİL OLMAYAN HİZMETLER

* Tüm Öğlen Yemekleri ve yemeklerde alınan içecekler
* Müze ve Ören Yeri Girişleri
* Nemrut minibüs ve Halfeti tekne ücretleri
* Urfa sıra gecesi ücretleri


HARRAN EVLERİ : 
Harran'ın en çok ilgi çeken yanı, bindirme tekniğinde yapılmış külah biçimindeki konik kubbeli evleridir. Kubbeli evlerin tarihi MÖ. VI. bine kadar gitmektedir. Kubbeli ev geleneği Mezopotamya, Transkafkasya ve Ege'de MÖ. III. bine kadar devam ettirilmiştir.
Anadolu'da kubbeli evlerin yoğun olarak tespit edildiği iki bölge vardır. Birinci bölge Urfa-Birecik arasındaki bölgedir. İkinci bölge ise Urfa-Akçakale arasındaki bölgedir. Kerpiç kubbe ile örtülmüş bu evlerden farklı olarak Harran evlerinin kubbelerinde tuğla da kullanılmıştır.
Harran evlerinin tuğla kubbe ile örtülmesinin iki sebebi vardır. Biri, bölgenin çöl olmasından dolayı ağaç malzemenin bulunmayışıdır. Diğeri ise, Harran'da bol miktarda bulunan tuğla malzemedir. Evlerin yüksekliği içerden en çok 5 metreye varan kubbeler, 30 40 tuğla dizisi ile örülmüştür. Örgüleri düzensiz bir şekilde balçık sıva ile bağlanan kubbe ve duvarlar, içerden ve dışarıdan yine bu harçla sıvanmıştır.
Harran evleri bölge iklimine uyumlu olarak yaz aylarında serin kış ise sıcaktır.
1979 yılında arkeolojik ve kentsel sit alanı olarak ilan edilen Harran'da kubbe evler korumaya alınmıştır. Ören yerinden malzeme toplanması, inşaat yapılması ve kanal açılması yasaklanmıştır. Harran evlerinden biri 1999 yılında restore edilmiş ve " Harran Kültür Evi" olarak turizmin hizmetine sunulmuştur.
Bu evlerden 5 tanesi de kültür bakanlığı tarafından satın alınarak restorasyon programına alınmıştır. 


GÖBEKLİTEPE ÖREN YERİ :
İnsanlık tarihi hakkında bildiklerimizi yeniden düşünmemizi sağlayacak, yerleşik tarih anlayışını ve bilgilerini değiştirip dinler tarihini sorgulatacak, bir kısmımızın varlığından haberi dahi olmadığı bir arkeolojik çalışma 1995 yılından beri Urfa Göbeklitepe'de devam ediyor. İnşası Milattan önce 10.000 yılına kadar uzanan Göbeklitepe, şu anda tarihteki en eski tapınak olarak biliniyor. Bölgedeki bir çok kabilenin toplanıp işbirliği ile inşa etmiş olduğu Göbeklitepe, insanlığın avcı-toplayıcı hayattan yerleşik hayata geçişi sırasında inşa edilmiş eşsiz bir eserdir. Öyle ki yapımında kullanılan 3 tonluk taşlar, daha henüz tekerleğin icadından önce yüzlerce metre ötedeki taş ocağından taşınmıştır. Böylesi büyük bir emeğin ve adanmışlığın bir eseri olan Göbeklitepe ile beraber aynı zamanda çevrede kazıyla ortaya çıkarılmış ve toprak altında kazılmamış olan bir çok benzeri yapı da bulunmaktadır. Bu eserlerin de aynı zamanda inşa tarihleri Göbeklitepe'ye oldukça yakındır. Yani Göbeklitepe sanılanın aksine birkaç sene içerisinde inşa edilmiş basit, tek bir tapınak değil, yüzyıllar hatta binlerce yıl boyunca çevresinde benzeri yapıların da inşa edilegelmiş olduğu, nesilden nesile geçmiş olan bir kültürün eseridir.

Göbeklitepe İngiltere'de bulunan Stonehenge'den 7000, Mısır piramitlerinden ise 7500 yıl daha eskidir. Tek başına bu bile onun nasıl bir mimari harika olduğunu anlamamız için yeterlidir. Bunların yanında yerleşik hayata geçişi temsil eden kültür bitkisi buğdayın atasına da Göbeklitepe eteklerinde rastlanmıştır. Göbeklitepe'nin uygarlığın ve medeniyetin ilk defa gelişip, yeşerdiği bölge olan Bereketli Hilal'in içerisinde yer alıyor olması da bu bakımdan şaşırtıcı değildir. (Fertile Crescent) Fakat Göbeklitepe'yi inşa eden kabilelerin sayısı yüzyıllar içerisinde azalmış, böylelikle günümüze daha yakın olan tapınak örnekleri ilk inşa edilen Göbeklitepe'den daha az görkemli olmuştur. İnşa edildikten 1000-2000 yıl sonra ise üstleri insanlar tarafından toprakla kapatılarak gömülmüştür. Sırf bu sayede günümüze değin arkeolojik açıdan "mükemmel korunmuş" bir şekilde olan bu tapınaklar arkeoloji bilimi ile yeniden gün ışığına çıkıyor.


NEMRUT DAĞI :
Nemrut Dağı çok eski zamanlardan beri efsanelere konu olmuş, günümüzde ise dağcılık, tarih turizmi ve doğa keşfi ile ilgilenen gezginleri kendine çeken bir kültür turizmi destinasyonudur. Kommagene Krallığı tarafından kutsal olarak tanımlanmış bu dağ, benzersiz manzaraları, anıt mezarları ve sanatsal eserleri ile gezginleri Doğu’da gizemli bir maceraya çağırıyor.

Nemrut Dağı’nın yüksekliği 2150 metre. MÖ 1. yy civarlarında burada hüküm süren Kommagene Krallığı, günümüzde hala gizemlerini koruyan devasa heykellerle Nemrut Dağı’nı donatmış.

Adıyaman’ın Kahta ilçesinde bulunan Kayadibi Köyü’ne yakın bir konumda bulunan Nemrut Dağı, Adıyaman şehir merkezine yaklaşık olarak 87 kilometre uzaklıkta bulunuyor.

Nemrut Dağı’nın yüksek noktalarında, MÖ 750 yılından MS 1. yy’a kadar varlığını sürdürmüş bir krallığın izleri, tarih meraklılarını bekliyor. Dicle ve Fırat nehirlerinin arasına kurulmuş bu krallık; önce Asurluların, sonra ise Büyük İskender’in komutasındaki Makedon Krallığı’nın boyunduruğu altında yaşadı. Krallık, MÖ 2. yy civarlarında ise bağımsızlığını kazanmış.

Kommagene Krallığı hakkında konuşulacak çok şey var, ama biz Nemrut Harabeleri özelinde konuyu sınırlıyoruz. Kommagene Krallığı’nın en ünlü hükümdarlarından Antiochus I Theos Dikaios Epiphanes Philorhomaios Philhellen (I. Antiokhos Theos) adına dağa yerleştirilen devasa kafa heykelleri, günümüzde Nemrut Harabeleri olarak tanımlanıyor ve her yıl on binlerce tarih meraklısını Nemrut Dağı’nda buluşturuyor.

 

DİĞER BİLGİLER
Kalkış Yerleri
  • ADNAN MENDERES HAVALİMANI İÇ HATLAR (06:00)
  • İSTANBUL HAVALİMANI İÇ HATLAR (06:00)
  • SABİHA GÖKÇEN HAVALİMANI İÇ HATLAR (06:00)
  • ADANA ŞAKİRPAŞA HAVALİMANI (09:00)
  • MAVİŞEHİR MAVİ BAHÇE (18:00)
  • BOSTANLI İSKELE (18:15)
  • KARŞIYAKA ANIT (18:20)
  • BAYRAKLI ÜST GEÇİT (18:25)
  • ÜÇKUYULAR ZİRAAT BANKASI ÖNÜ (19:00)
  • HATAY ÜÇYOL METRO ÇIKIŞI KAMİL KOÇ ÖNÜ (19:30)
  • LOZAN MEYDANI ATATÜRK LİSESİ ÖNÜ (19:45)
  • BORNOVA EGE ÜNİVERSİTESİ ÖNÜ (20:00)
Notlar

İptal Şartları
https://karetur.com/gap-turu

İsmet Kaptan Mahallesi Şair Eşref Bulvarı Karaahmetoğlu İş Merkezi Blok No:22 İç kapı No:104 Konak / İZMİR
+90 232 441 7300


Bu çıktı 18.04.2024 07:46 tarihinde verilmiştir. tur programında ve fiyatlarında değişiklik yapabilir. Lütfen rezervasyon anında yeniden kontrol ediniz.